Stephen Hawking ismini çok yakın bir zamanda kaybettik. Stephen Hawking’ in hayatını okuduğunuzda bedensel rahatsızlıkların insanlara ne kadar engel olsa da insanı başarısızlığa itecek en büyük sebep olmadığını çok rahat bir şekilde göreceksiniz.
Stephen Hawking’ in hayatını okuduğunuzda bedensel rahatsızlıkların insanlara ne kadar engel olsa da insanı başarısızlığa itecek en büyük sebep olmadığını çok rahat bir şekilde göreceksiniz.
Stephen Hawking Kimdir?
1942 yılında İngiltere’de dünyaya gelen Hawking çocukluk yıllarını ailesi ile beraber Londra’da geçirir. Çocukluk yıllarında gayet sağlıklı ve başarılı bir öğrencilik hayatı olan Hawking 11 yaşlarına geldiğinde Londra’dan ST Albans’da ki bir okula gider.
Buradaki okuldan mezun olduktan sonra babasının etkilemesiyle Oxford University kolejde eğitimini sürdürür. Babası Frank Hawking de aynı üniversitede biyoloji uzmanı olarak eğitim görmüştür. Baba Hawking oğlunun da bu üniversitede eğitim almasını istiyor fakat ailesinin dar bütçesi sebebiyle okulun vermiş olduğu burs sınavını oğlunun mutlaka kazanması gerekiyordu.
İki gün boyunca yapılan bu sınav totalde 12,5 saatlik teorik ve fiziki uygulamalar ile mülakat sınavına içermekteydi. Bu mülakatlardaki asıl amaç öğrenci adaylarını daha yakından tanımaktı. Bu nedenle bazen mantıklı bazen size mantıksız sorulan birçok soruya öğrencilerin vereceğiz zeki yanıtlar bekliyorlardı. Stephen girmiş olduğu teori sınavlarından çok yüksek puanlar almış ve mülakatı büyük bir başarıyla geçmiştir.
1. Sınıf Burs ile Hayallere Doğru
Birinci sınıf burstan yararlanma hakkını hakkını kavuşan Stephen Hawking Oxford üniversitesi kayıt olmak için birkaç ay sonra davet edilir. 1962 yılında Oxford’dan mezunu olan Stephen Hawking kozmoloji alanında çalışma ve araştırmalar yapmak için yine aynı yıl içinde Cambridge Üniversitesi’ne giriş yapar.
Stephen Hawking’in hayatındaki bütün zorluklar işte tam olarak bu dönemde başlar.
Oxford üniversitesi’nin son zamanlarında çok küçük belirtilerle başlamış olan hastalığı Cambridge üniversitesi’nin ilk günlerinde daha belirgin bir hale gelmişti. Bazen ayağa takılıp düşüyor ayakkabılarının bağcıklarını bağlamada güçlük çekiyor hatta artık yavaş yavaş kavrama yetisini kaybettiğini hissediyordu.
İlk başta bu tarz aksaklıkların her insan tarafından yapılabileceği düşünülmüştü ancak bir süre sonra durum bu kadar da basit değildi. Yaşamış olduğu bu sağlık sorunları ne arkadaşlarınca ne de hocaların ca fark edilememiştir. Bu arada ailesinin yanına gittiği bir dönemde anneler olması onda oluşan bu tuhaflıkları fark edip onu hastaneye götürürler. Henüz hayatının baharında olan 20 yaşındaki bu genç delikanlı hayatını tamamen değişmesine sebep olan bir hastalık teşhisi konulur.
Zorluklar Başlıyor…
Cambridge Üniversitesi’nde eğitime başlamış olduğu zamanlarda bir yandan araştıracağız ve hatta Master yapacak onu üzerinde dururken beynindeki sayısız soruların cevaplarını bulmaya çalışıyordu ve diğer bir yandan da kendin de yavaş yavaş ilerlemeye başlayan hastalıkla boğuşuyordu.
Stephen Hawking için her şey gayet güzel giderken bir anda bu hastalık hayatını etkilemeye başladı. Hastalıktan dolayı etkilenmiş olan ilk olarak ağız ve yutma bölgesinde aksaklık oldu. Bazen sanki sarhoşmuş gibi konuşmakta zorlanan Hawking dili bir türlü söylemek istediği kelimeleri söyleyemez hale gelmişti.
Hawking ALS adı verilen bir hastalığa yakalanmıştı. Maalesef bu hastalık çok ciddi ayrıca tedavisi olmayan bir hastalıktır. Yavaş yavaş bedenini bitiren bir hastalıktır. Tabii burada farklı bir ayrıntı var ki işin ilginç kısmı burası beyninin asıl kullanıldığı yer bu hastalıktan etkilenmemiştir.
Beyninin etkilenmemesi sayesinde düşünmeye ve yeni teoriler kurmaya da devam etti. Bu hastalık yüzünden daha genç yaşta konuşma yeteneğini kaybetmeye başladı. Hawking 1 danışman gerekiyordu ve o danışman Dennis Sciama ama olmuştu.
Hastalık ilerledikçe Hawking artık yaşama enerjisini ve sevincini kaybetmeye başladı. Çoğu zaman herkesten uzaklaşıp bedeniyle tek başına kalmayı tercih eden hale gelmişti. Tam da istemiş olduğu doğrultuda gitmeye başlayan hayatı bir anda tepetaklak olmuştu. Böylesine buhranlı bir dönemde hayatının dönüm noktasını oluşturan ve en zor zamanlarında bile yanında olan bir isim çıktı karşısına. Jane Jilde.
Bu genç kadınla aralarında evliliğe kadar giden derin bir ilişki başladı. Başlarda Stephen Hawking hastalığı nedeniyle evliliğe çok sıcak bakmıyordu fakat Jane Vildan in aşk o kadar büyüktü ki hastalık nedeniyle oluşabilecek bütün zorluğa karşı dik durmaya hazırda. Jane neredeyse bütün hayatını stepana adamıştı. Kocasının bütün kişisel bakımını kendisi üstlenmiş yemeğini yedirmiş doktor aşamasındaki tezlerini daktiloyla yazmış ve belki de en önemlisi onunla birlikte olduğu için mutlu olduğunu kendisine hissettirebilir Ordu.
Johnny Stephen ile evli olduğu süre boyunca tam 3 çocuk sahibi oldu. Jane’nin bütün bu fedakarlıkları sayesinde Stephen Hawking sayısız ödül almış birçok kitap çıkarmış yeni teoriler üretip adını bütün dünyaya duyurmuştu. Eşinin yardımıyla eğitimini tamamlayıp doktorasını yapar ve ardından da profesör olur. Hastalığı bütün bedenini ele geçirmiş olsa da Zihni zehir gibi çalışıyor 10 adet ha. Ve bir süre sonra konuşma yeteneğinden tamamen mahrum kaldı. Sevenleri onun için özel tekerlekli bir sandalye ürettiği ve yazıyı sese dönüştürebilen özel bir bilgisayar sistemi sayesinde çalışmalarına devam etti.
Stephen hawking’in en önemli ödülü ise 1978 yılında fizik alanında en Saygın ödüllerden sayılan Albert Einstein ödülü oldu.
Stephen Hawking 2018 yılında Cambridge te 76 yaşında hayata veda etmiştir.
